PCOS tanısı nasıl konur sorusu, bu sendromdan şüphelenen birçok kadının aklındaki ilk sorudur. Polikistik Over Sendromu (PCOS), tek bir belirtiyle değil; çeşitli hormonal, metabolik ve klinik bulguların bir araya gelmesiyle tanı konan bir durumdur. Özellikle adet düzensizlikleri, tüylenme artışı, yumurtalık kistleri ve insülin direnci gibi belirtiler doğrultusunda yapılan laboratuvar testleri ve ultrasonografi bulguları, tanının temel taşlarını oluşturur. Bu yazıda PCOS tanı kriterlerini, yapılan testleri ve doğru tanı sürecinin önemini bilimsel kaynaklarla birlikte ele alıyoruz.
PCOS Tanısı İçin Hangi Belirtiler Önemlidir?
PCOS tanısı konulurken hekimler öncelikle hastanın klinik öyküsüne ve belirtilerine odaklanır. Aşağıdaki bulgular, tanı sürecinde dikkate alınan önemli göstergelerdendir:
- Adet düzensizliği: Seyrek adet görme (oligomenore), hiç adet görmeme (amenore) ya da düzensiz aralıklarla görülen adet kanamaları.
- Yüksek androjen seviyeleri: Erkeklik hormonlarının artmasına bağlı olarak yüzde, çene altında ya da göğüs bölgesinde artmış kıllanma (hirsutizm), sivilce (akne) veya saç dökülmesi (androgenetik alopesi).
- Yumurtalıklarda çok sayıda küçük kist: Ultrasonografide görülebilen, tipik olarak “inci tanesi” dizilimini andıran küçük foliküller.
Ancak bu bulguların tek başına varlığı, PCOS tanısı koymak için yeterli değildir. Tanı için belirli kriterlerin karşılanması gerekir.
Rotterdam Kriterleri: PCOS Tanısının Altın Standardı
PCOS tanısı için en yaygın kullanılan tanı ölçütü Rotterdam Kriterleridir. Bu kriterler, 2003 yılında Avrupa Üreme Tıbbı Derneği ve Amerikan Üreme Tıbbı Derneği tarafından ortak olarak belirlenmiştir.
Bu kriterlere göre, aşağıdaki üç bulgudan en az ikisinin varlığı tanı için yeterlidir:
- Oligo-ovülasyon veya anovülasyon: Yumurtlamanın seyrek olması ya da hiç olmaması (adet düzensizliği ile birlikte görülür).
- Hiperandrojenizm: Kanda androjen düzeylerinin artması ya da klinik olarak yüksek androjen etkilerinin (tüylenme, akne, saç dökülmesi) varlığı.
- Polikistik over görünümü: Ultrason ile yumurtalıklarda en az 12 küçük folikül (2-9 mm çapında) ya da over hacminde artış (>10 ml).
Bu tanı kriterlerinin yanı sıra, hekimler mutlaka diğer benzer hastalıkları dışlamalıdır. Çünkü PCOS’a benzer semptomlar gösteren başka endokrin hastalıklar da mevcuttur (örneğin tiroit hastalıkları, hiperprolaktinemi, Cushing sendromu vb.).
PCOS Tanısında Kullanılan Testler Nelerdir?
Tanıyı netleştirmek ve ayırıcı tanı yapabilmek için çeşitli laboratuvar ve görüntüleme testleri gereklidir. Bunları üç grupta toplayabiliriz:
1. Hormon Testleri:
- Total ve serbest testosteron: Yüksek seviyeleri hiperandrojenizmi doğrular.
- DHEA-S (Dehidroepiandrosteron sülfat): Böbreküstü bezlerinden salınan androjen.
- LH / FSH oranı: PCOS’ta sıklıkla LH düzeyi artarken FSH normal kalır. LH/FSH oranı >2 olabilir.
- Tiroit fonksiyon testleri (TSH, T3, T4): Hipotirodi gibi durumlar elenmelidir.
- Prolaktin: Yüksekliği adet düzensizliğine neden olabilir.
- 17-OH progesteron: Konjenital adrenal hiperplazi dışlanmalıdır.
2. Metabolik Testler:
- Açlık glukoz ve insülin düzeyi: İnsülin direnci PCOS’lu kadınlarda sık görülür.
- OGTT (Oral glukoz tolerans testi): Gizli şeker veya tip 2 diyabet riski değerlendirilir.
- Lipid profili: Kolesterol ve trigliserit düzeyleri izlenir.
3. Ultrasonografi:
Transvajinal veya abdominal ultrason ile yumurtalıkların görünümü değerlendirilir. Polikistik yapıda overlerde, “inci tanesi dizilimi” olarak adlandırılan küçük folikül halkaları görülebilir.

PCOS Tanısı Kim Tarafından Konur?
PCOS tanısı, genellikle kadın hastalıkları ve doğum uzmanları tarafından konur. Ancak hormon dengeleri, metabolik bozukluklar ve insülin direnci gibi çok yönlü etkileri nedeniyle bazı durumlarda endokrinoloji uzmanlarının da sürece dahil olması gerekebilir.
Tanı süreci sadece testlerden ibaret değildir; hekimin detaylı bir şekilde hastayı dinlemesi, yaşam tarzı ve genetik faktörler gibi riskleri değerlendirmesi gerekir. Bu yüzden, PCOS şüphesi taşıyan kadınların kendi kendilerine tanı koymaya çalışmamaları ve mutlaka uzman görüşü almaları önerilir.
PCOS’un Altında Yatan Sebepler Neler Olabilir?
Tanı süreciyle birlikte hekimler, sendromun altında yatan mekanizmaları da anlamaya çalışır. PCOS’un tek bir nedeni yoktur; aşağıdaki faktörler çoğu vakada birlikte etki eder:
- Genetik yatkınlık: Aile öyküsünde PCOS olan kadınlarda risk artar.
- İnsülin direnci: Vücutta fazla insülin üretimi, yumurtalıklardan androjen salgısını artırabilir.
- Hormon dengesizlikleri: LH’nin baskınlığı ya da androjenlerin artışı.
- Yaşam tarzı faktörleri: Düzensiz beslenme, düşük fiziksel aktivite ve obezite riski artırabilir.

Tanı Sonrası Ne Olur?
PCOS tanısı alan kadınlar için en önemli adım kişiselleştirilmiş bir yönetim planı oluşturmaktır. Bu planın hedefleri:
- Adet düzenini sağlamak
- Yumurtlamayı desteklemek (gebelik isteyen bireylerde)
- Androjen fazlalığını dengelemek
- İnsülin direncini yönetmek
- Uzun vadeli riskleri azaltmak (diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları)
Tanı sonrası izlemde diyetisyen, endokrinolog, kadın doğum uzmanı ve hatta psikolojik destek de gerekebilir. Çünkü PCOS, sadece fiziksel değil; aynı zamanda duygusal ve psikolojik etkiler de yaratabilir.
PCOS Tanısında Gıda Takviyeleri Ne Kadar Destekleyici?
PCOS yönetiminde bazı gıda takviyeleri, hormonal denge ve metabolik fonksiyonların desteklenmesine yardımcı olabilir. Örneğin inositol, L-arjinin, koenzim Q10 ve alfa lipoik asit gibi içerikler üzerine yapılan çeşitli çalışmalar, yumurtlama düzeninin desteklenmesinde etkili olabileceğini göstermiştir.
Bu kapsamda formülasyonu bilimsel literatürle örtüşen takviyelerden biri olan ReProNova, dengeli içeriğiyle PCOS yönetimine yönelik olarak hekim görüşüyle değerlendirilebilecek bir seçenek olabilir.
Not: Gıda takviyeleri ilaç değildir, hastalıkların tanı veya tedavisi amacıyla kullanılamaz. PCOS tanı ve tedavisi için mutlaka bir sağlık profesyoneline danışılmalıdır.
Sonuç: Tanı Doğru Konursa Yönetim de Kolaylaşır
Polikistik Over Sendromu, farklı belirti ve bulgularla seyreden karmaşık bir durumdur. Ancak doğru tanı kriterleri ve multidisipliner yaklaşım sayesinde yönetilebilir hale gelir. Bu nedenle, adet düzensizliği ya da hormon dengesizliği gibi belirtiler yaşayan kadınların ertelemeksizin uzman hekimlere başvurması büyük önem taşır.
PCOS hakkında daha fazla bilgi almak için bu yazımıza da göz atabilirsiniz.